Şakralar ve dünya enerjilerine yeni bir yaklaşım

           

  
 


Geoff FREED
İnsan bedenindeki şakra sisteminin, dünyanın şakra sisteminin tam
küçük bir kopyası olduğu görülür. Bu da insan bedenindeki enerji
aktarımlarının aynısının dünyanın sisteminde de oluştuğunu
göstermektedir.
ŞAKRALAR hakkında, bunların ne olduklarını, neye benzediklerini ve
nasıl döndüklerini farklı açıklamalarla anlatan birçok kitap
yazılmıştır. Gerçekten de şakraların ne olduğuna dair ileri sürülen
19 farklı teori bulunmaktadır! Herkesin üstünde hemfikir olduğu
nokta, bunların dönen enerji girdapları olduğudur. Birçok kişi
ayrıca bunların huni biçimde olduğu konusunda da hemfikirdir.
Huninin tam olarak nerede başladığı ve bittiği, önemli bir tartışma
konusu gibi görünmektedir. Ben, sadece "görmüş olduğum için" değil,
aynı zamanda bunu kanıtlayan donanımı da gördüğümden, huninin geniş
ucunun bedenin önünde ve dar ucunun veya spiralin ucunun ise
omurgaya takılı olduğuna inanmayı seçiyorum.
Yapılan son araştırmalardan ve birlikte çalıştığım duyarlı
kişilerden çıkan bilgiye göre büyük şakraların, bedenin yaşaması ve
hayatını sürdürebilmesi için şart olan ana huzmelerin veya enerji
titreşimlerinin ana kapıları oldukları ortaya çıkıyor.
Şakralar doğumda değil, doğumdan hemen önce mevcutturlar. Bu, çok
önemli bir noktadır! Regresyon esnasında regresyonlarının rahim
safhası anında müşterilerinin garip hareketler yaptığını gören Yeni
Zelandalı psikiyatrist Dr. Graham Farrant tarafından yapılmakta olan
bir araştırma bulunmaktadır. İlk önce bunların refleks hareketleri
olduğunu düşünmüşlerdir. Sonra İsveç'teki Karolinska Enstitüsünden
gelen, rahimde yumurta ile spermlerin karşılaştığı bir filmi
seyreder. Rahim içinde spermlerin yumurtaya ilk olarak ulaşmak için
birbirini geçmeye çalıştığı büyük bir yarış yoktur. Aslında yumurta,
binlerce sperm yanından hiç ilgilenmeksizin geçerken yavaş yavaş
salınmaktadır. Birdenbire, bu yüzlerce spermden biri durur ve
yumurtaya "bakar". Sanki daha önceden belirlenmiş bir şuur
varmışçasına anlık bir tanıyış vardır.

HAYATTAN ÖNCE YAPILAN ANLAŞMALAR

Burr ve Benz adlı iki bilim adamı, hayat-gücü veya L(Life) alanları
denilen, görünmeyen atmosferde bulunan ve belirli bir şekilde
stimüle edildiğinde yoktan madde oluşturan alanları buldular.
Bu hayat-gücü alanları, biçim kalıbına sahiptirler. L alanları,
etraflarında gelişmeye başlayan hayat verici enerjileri kendilerine
çekerler. Bu, fiziksel biçimin bütün desen ve modellerinin
görünmeyen enerji alanları içinde olduğunu gösterir.
İnsanların kullandığı terimlerle bu, şu anki fiziksel biçiminize ait
desenin önce geldiğini ve Yüksek Benliğiniz veya yüksek şuurunuz
tarafından bu desen üstünde çalışıldığı ve ayarlamalar yapıldığı
anlamına gelir. Bu desen L alanlarına gider, bu alanlar esirî duble
bedeninizi biçimlendirecek enerjileri cezp ederler ve bu esiri beden
şakralarınızın tüm titreşimsel desenlerine sahiptir ve bu titreşen
enerji alanları daha sonra fiziksel bedeniniz biçiminde tercüme
edilirler.
Bu, diğer bilimsel kitaplarda da tartışılmıştır ve konuyla ilgili
değinmelere Lyle Watson'un kitaplarında rastlanabilir. Bu L alanı
hareketi aklıma, görünmeyen atmosferde hayattan önce (spatyomda)
yapılan, daha sonra sperm ve yumurtaya indirilen ve daha sonra bugün
bizler olan insan varlıklarına aktarılan anlaşmalar olabileceğini
getiriyor. Bu ise gebe kalışın aslında, fetüs safhasından ve hatta
yumurtlamadan bile önce görünmeyen atmosferde hayat-öncesi bir
anlaşmanın yer aldığı anlamına gelmektedir.
Bu konu bilimsel olarak araştırılmaktayken, şakra
sistemimizin; "hayat-öncesi anlaşma" noktasında zaten hizaya girdiği
ve her bir şakranın kendi rotasyon hızına sabitlendiği de bilimsel
olarak keşfedilmiştir. Zihninizi bu realiteye açtığınızda,
insanların size "Şakralarınızı dengeleyeceğim" demesinin saçma
olduğunu göreceksiniz. Araştırmalar göstermektedir ki onları
değiştiremezsiniz. Onların önündeki blokları, engelleri
kaldırabilirsiniz ama onların hızını değiştiremez ve "onları
tutamaz" veya başka herhangi bir şey yapamazsınız.
Öyleyse şakralardan söz ederken, aslında söylemekte olduğumuz
şey, "Şakraların önündeki enerji bloklarını kaldırıyoruz"
olmalıdır; "önündeki" kelimesi çok önemli bir noktayı
göstermektedir. Her bir şakra kendine özgü bir enerji hızında
dönmektedir, yani üstündekine ve altındaki şakraya göre farklı bir
hız ve rotasyonda dönmektedir. Şakralar arasında, enerjinin sistem
içinde fazla hızlı yükselmesini durduran tamponlar (bunlara şok
emiciler diyorum) vardır.

ŞAKRALAR ve ASTROLOJİK EVLER

Şakralar dönerken, astrolojik evlerin derecelerinden geçtikçe her üç
saatte bir gezegenler tarafından etkilenirler. Her bir şakranın
spiralleşen enerji girdabının ucunda, aynı sabit gezegenin sabit
etkisine sahipsinizdir; bu etki şakrayı rotasyon hızında harekete
geçiren etkidir, ancak her bir şakranın girdabının geniş ağzının
kenarında, şakradan geçen diğer gezegenlerin sürekli değişen
tesirleri vardır.
İsveçli bilimci Jens Jurgel, gezegenlerin yakınlığının, enerjilerin
insan sistemine girişi ve her bir şakraya giren enerjilerin farklı
ve her üç saatte bir değişen kokteyller oluşturması için bir
açma/kapama düğmesi gibi iş gördüğünü bulmuştur.
Örneğin, herkes kalp şakralarının spiralleşen enerji girdabının uç
kısmında Venüs gezegeninin sabit etkisine sahiptir. Dolayısıyla
Venüs, o anda ne kadar uzakta olursa olsun enerjisini kalp şakrasına
sürekli biçimde pompalayacaktır. Aynı zamanda, kalp şakrası o
şakranın girdabının geniş ağzı etrafında dönen diğer bütün
gezegenler tarafından da etkilenecek ve bu gezegenler her biri Venüs
enerjisini modifiye edeceklerdir. Bütün bu gezegensel tesirler, kalp
şakrasına giden ve sürekli değişen enerji kokteylini yaratırlar.
Aynısı, her bir şakra merkezi için geçerlidir.
Hayat-öncesi anlaşmalarda, bir sonraki hayatınız için ana huzmeyi
veya baskın tesiri seçersiniz. Şakralarınızdan birisi o "notaya", o
baskın tesire denk olacaktır ve dolayısıyla siz o "nota"ya
cezp edileceksinizdir. Böylece bedenlendiğinizde, o hayat için seçmiş
olduğunuz "nota"ya denk gelen ana şakra yoluyla geleceksinizdir.
Hangisi yoluyla gelmiş olduğunuzu keşfetmek, size kalıyor!

HER ŞEY SEÇMEMİZE BAĞLI

Doğduğunuzda, şakra sisteminiz gerçekten de karmanıza bağlı olarak
iş görür. Bu, hayatî bir noktadır. Eğer yeterince farkında iseniz,
Yüksek Benliğiniz ve şuurunuz bunu sizin için işletir. Daha az
farkında ve uyanmış olanlar, onları aydınlatan bilge Varlıklar
tarafından öğüt alırlar. Daha da az farkında ve daha az tekâmül
etmiş olanlar için ise bu, rezonans veya manyetik cazibe ile işler.
Dolayısıyla ne kadar çok farkında olursanız, o kadar çok seçeneğiniz
olur.

NEŞELİ ÖLÜM

Bir insan ölmeye hazır olduğunda, Yüksek Benlikleri, o kişilerin can-
özlerinin geldikleri şakra yoluyla bedenden çıkmalarını ister. Eğer
ölmek üzere olan biri ile beraber iseniz ve onların öteâleme neşeli
bir geçiş yapmalarına yardım etmeyi istiyorsanız, sezgi
yoluyla "doğru" şakra merkezine ayarlanabilirsiniz. Sonra, eğer
elinizi o şakranın üstüne yaklaştırır ve o kişiyle çok yavaş ve
sakin bir sesle konuşursanız, dairesel enerjinin avucunuz içine
nabız gibi vuruşunu hissedebilirsiniz. Nefesinizi o kişininki ile
uyumlu hâle getirerek, onların mutlu bir ölüm yaşamalarına yardımcı
olabilirsiniz. Birçoğumuz hayata güzel bir şekilde, bir ebenin
yardımı ile başlamışızdır. Sona erdirirken neden aynı sevgi dolu
yardımdan yararlanmayalım?
Almanya'da Tibetli Lama Sogyal, insanların bir sonraki hayatlarına
farkındalık ve şuur ile yavaşça ve huzurlu biçimde geçişlerine
yardım etmek için bakımevleri kurmaktadır. Bu önemlidir çünki eğer
öleceğinizi ve fiziksel bedeninizi şuurlu bir farkındalık ile terk
edebileceğinizi bilirseniz, bu size reenkarnasyon çarkınızla ilgili
hayatî bir unsur sunar. Daha çok farkında oldukça, bir sonraki
hayatta daha çok seçeneğe sahip olursunuz.
Doğum ve ölümün birbirine zıt olduğuna inanıyorum. Ama hayatın bir
zıddı yoktur. Dolayısıyla, hayat açısından, doğum ve ölüm sadece
fiziksel beden içindir. Özümüz, aurik bir şakra sistemi olarak
aslında hayatta kalmaktadır.

DÜNYA GEZEGENİ

Şakra sistemini daha geniş bir bağlamda inceleyip, dünya gezegenine
bir bakalım. Gerçekten de, üstünde dünyanın bütün şakra noktalarının
işaretlenmiş olduğu ve Jeodistik Küresel Kubbe adını taşıyan bir
dünya küresi modelini satın alabilirsiniz. Bu daha çok bir kürenin
etrafında örülmüş bir örümcek ağını andırmaktadır. Dünyanın
şakralarının her biri, bazıları NASA için çalışan ve uzay gemisi ile
uzaya çıkarılmış ve dünyanın şakralarının dış uzaydan haritasını
çıkarmış kişiler tarafından bildirilmiştir. NASA, açıklamaya
yanaşmadıkları bazı askerî çıkarlar gereği bu çalışmayla
ilgilenmektedir.
Dünyanın etrafındaki ley çizgilerine ve şakra güç noktalarına
baktığınızda, çok net bir desenin ortaya çıktığını göreceksiniz.
Bilhassa üç teori oldukça ilginçtir. İlki, eğer bir insanın
bedenindeki meridyen noktalarının desenini çıkarır ve bunun dünyanın
dairesel küresine yayar ve daha sonra iki meridyen çizgileri
takımını karşılaştırırsanız; insan bedenindeki şakra sisteminin,
dünyanın şakra sisteminin tam küçük bir kopyası olduğu görülür. Bu
da insan bedenindeki enerji aktarımlarının aynısının dünyanın
sisteminde de oluştuğunu göstermektedir.
Bu, Bermuda Üçgeni için yeni bir görüş açısı sağlayabilir. Dünyada,
her biri bir başka boyuta giden bir koridor olan ve her biri pekâlâ
dünyanın şakra sistemi için giriş veya alış noktaları olabilecek
birkaç Bermuda Üçgeni olduğuna inanılmaktadır.
Birçok astronot, pilot ve denizci bu enerji noktalarına yanlış
açıyla girdiğinizde sonsuza dek gözden kaybolabileceğinize
inanmaktadırlar. Bir başka açıda, manyetik pusulaları ve elektrikli
âletleri bozulmakta ama bu kişiler, enerji noktasının öte tarafından
fiziksel anlamda hayatta olarak çıkmaktadırlar. Bazı pilotlar
gerçekten de bir başka zaman/mekân süreklisine (continuum) gitmiş ve
başka bir çağı görmüşlerdir. Bazıları ise bir enerji girdabı olarak
tarif ettikleri bir şeyin içine girdiklerini, dönüp durduklarını ve
bir noktada "geri kusulduklarını" ve geri gönderildiklerini
anlatmışlardır. Bu, yoğun bir ölüme yakın deneyimine benzemektedir.
Carlos Castaneda'nın çalışmaları da, dünyada doğru açıyla
girildiğinde bir başka zaman/mekân süreklisine geçebileceğimiz
koridorları olan çatlaklardan söz eder. Şu an, bu açının ne olduğunu
kimse bilmiyor gibidir. Bilim adamları bunu araştırmaktadırlar. NASA
bu konuyla bilhassa ilgilenmektedir çünki Apollo uzay araçlarını
uzaydan geri getirdiklerinde, araçları dünya atmosferine çok kesin
bir açıyla sokmaları gerekmektedir. Eğer çok dik gelirlerse, araçlar
yanacaktır. Eğer çok geniş gelirlerse, atmosferin yüzeyinde suda
sektirilen bir taş gibi sıçrayacak ve güneşe yönlenmiş hâlde dikine
düşecektir. Doğru bilgi ile, NASA'nın bilgisayarları uzay araçlarını
çeşitli yıldız ve gezegenlerle hizalayıp, tam açıda getirebilir.

GÖRÜNMEYEN ENERJİLER

Şimdi yine bedenin hem içinde ve hem de çevresinde olan enerji
çizgilerine dönelim. Fiziksel her şeyin, görünmeyen bir enerji
sistemi olarak karşılığının olduğunu unutmayın. Chi Kung, Shiatsu
veya Akupresür çalışan insanlar bedende belirli noktalara
bastığınızda, bunun Chi veya Ki denilen beden enerjisini açığa
çıkardığını ve harekete geçirdiğine inanmaktadırlar.
Bu çok uzun bir süre önce keşfedilmiş olmasına karşın bilimciler
buna gülmüş ve görünmeyen enerjiler üzerindeki çalışmalar bir kenara
itilmişti. Ama Chi Kung, Tai Chi ve Tao'ing'e yönelik canlanan ilgi
ve merak sayesinde şimdi bilimciler tarafından incelenmektedir ve
heyecan verici gelişmeler kaydedilmektedir.
Dr. Stephen Chang'ın Büyük Tao ve Kendi Kendine Şifa Sistemi adlı
kitaplarında, derinin altında gerçekten de bu enerjiyi ileten
incecik, bir saç telinden bile ince hatların keşfedildiğine dair
bilimsel incelemelerden söz edilmektedir. Başka bilim adamları
şimdilerde insan bedeninde var olan süptil enerji
hatlarını "keşfetmişlerdir". Bunlar kılcal damar veya lenfatik
boşaltım sistemleri değildir, aksine insan meridyen sistemine ait
olan tam bir enerji sistemidir. Dolayısıyla bilim adamları nihayet
eskilerin zaten bildiğini, yani bir süptil enerji bedenin mevcut
olduğunu kanıtlamışlardır.
Bu enerji sisteminin mevcudiyetinin kanıtı; tamamlayıcı
tıbbın "rekabeti" sebebiyle zaten kaygılanan çokuluslu ilâç
firmaları için büyük bir tehdittir. Dolayısıyla bu çokuluslu devler,
bu keşifler hakkındaki bilginin yayılmasını engellemeye
çalışmaktadırlar. Avrupa Birliği Komisyonu ve Roma'da Birleşmiş
Milletler'de yaptığım konuşmalar sırasında duyduğum şeyler hiç de
hoş değil. Ama diğerleri, gücü elinde bulunduran ve "bilen"
insanların bunun olmasına izin vermeyeceği konusunda hemfikirler.
Dolayısıyla Fransa ve Belçika gazetelerinde bu bilgilerin Avrupa
Parlamentosuna gelmesini engellemeye çalıştıklarını okuduğunuzda,
paniğe kapılmayın. Bunu durduramazlar.
Artık biz Kova yayına doğru yaklaşıyor olduğumuzdan, bize açık olan
enerjiler çok güçlüdür. Biz bu enerjilerle çalışırken, kolektif
pozitif düşüncelerimizin gücü hız kazanmaktadır. Artık eski
usullerin sonunun başlangıcını görüyoruz. Bu olurken, birçok insan
hâlâ eski usullerin düşünüşüne ve yaşayışına takılı kaldığından bir
kaos olacaktır. Öyleyse, düşünüş ve yaşayışın yeni usulünü getirecek
olan bizleriz. Hükûmetimiz bunu yapmayacaktır, yeni bir hükûmet de
olsa yapamayacaktır. Bunu yapacak olan biziz; bir başka yaşayış ve
varoluş biçimiyle de olsa bunu yapacak olan bizleriz.
(LIGHT DERGıSı, Yaz 1995 sayısından çevrilmiş ve RUH VE MADDE
Dergisinde yayınlanmıştır)