SANATTA VE GUNLUK YASAMDA İLETİSİM CATISMALARI VE EMPATİ"

(Prof.Dr. Ustun DOKMEN )


" Herkes dünyayı değiştirmeye çalışır, fakat hiç kimse kendini
değiştirmek istemez "

" Bugünümüzü çalan iki hırsız var: Birisi, geçmişe iliksin
pişmanlıklarımız; diğeri ise, geleceğe ilişkin kaygılarımız. Bunlar,
bugünümüzü alıp götürür.

" İnsanların dış görünunsleri ne denki farkli olursa olsun, icleri
birbirine benzer. Kalp sesinin cinsiyeti, gozyasinin milliyeti
yoktur. "



1. GİRİS :

Hic yurumeye yeni baslamis bir cocugun, bir basamaga, bir koltuga ya
da bir merdivene nasil tirmanmaya calistiklarini gozlediniz mi ?
Ugrasa-debeleye birkac dakikalik bir gayret sonucu, yerden 15-20
cm.yukariya cikabilirler.

Cikar cikmaz da, soyle bir diklenip, muzaffer bir komutan edasiyla
etraflarina bakarlar. Buyuk is basarmislardir kendilerince...

Simdi sormak gerekirse, 1-1.5 yasinda bir cocugun, kan ter icinde bir
koltuga tirmanmaya calistigini gorurseniz, ne yaparsiniz ? Buyuk bir
ihtimalle, cocugu sevgiyle kaldirip koltugun uzerine koyarsiniz. Cok
az bir olasilikla da , dokunmayip, cocugun zor da olsa koltuga cikma
cabasini seyredersiniz.

Simdi bu olaya objektif acidan bakarak, inceleyelim:

1.Yol: Cocugun kendi basina tirmanmasina izin vermeden ona yardim
edersek, biz Anababa rolu oynamis, cocugu ise cocuk yerine koymus
oluruz. Bu sekilde devam ettigimiz surece, cocugumuzu bagimli bir
insan haline getirme olasiligimiz yuksektir; cocugumuz hayat boyunca,
bir yerlere tirmanirken, birilerinin destegini arar hale gelebilir.

2.Yol: Boyle davranmak yerine, cocugumuzun koltuga/merdivene
cikmasina karismazsak, onun, gercegi kendi basina test etmesine,
sinama-yanilma yoluyla ogrenmesine izin vermis oluruz; bu durumda,
biz yetiskin rolu oynamis, cocugu da yetiskin yerine koymus oluruz.
Boyle davranmamiz, cocugumuzun zihin gelismesine katkida bulunabilir;
ancak bu tavrimizi her olayda surdurdugumuz takdirde, cocugumuzun
insanlar arasindaki sicak iliskilerden mahrum kalmasina da yol
acabiliriz.


Yukarida belitilen etkilesim yollarindan her ikisinde de eksik yanlar
vardir. Birincide yetiskin tavri, ikincide ise Anababa ve cocuk tavri
eksiktir. Birinci yolda, kisilerarasi iliski on planda tutulmakta,
fakat faaliyet(Koltuga tirmanis davranisi) onemsenmemektedir. İkinci
yolda, yani yalnizca yetiskin tavri sergilendigi durumda ise,
faaliyet on planda tutulmakta, fakat kisilerarasi iliski
onemsenmemektedir. Oysa bu iki yolu da sentezleyen, daha ust duzeyde
egitsel degere sahip bir ucuncu yol bulunabilir.

Ucuncu yol olarak, cocugun tirmanmasina karismaz, dusme olasiligina
karsi, onu koruyabilecegimiz bir uzaklikta durur ve tirmanmayi
basaran cocugumuzun bu basarisindan duydugu sevince katilabiliriz,
onunla birlikte el cirpabililr, onu opebilir ve "aferin sana "
diyebiliriz. Boyle davrandigimizda, hem biz sahip oldugumuz uc benlik
dururmunu (Anababa-Cocuk-Yetiskin)dengeli sekilde kullanmis oluruz,
hem de cocugumuzun uc benlik durumuna.birden mesaj gondermis oluruz.



Ulkemizde genelde, cocuklarimizi acikca severiz. Sevmesine severiz
de, onlari dizimizin dibinde sevmeyi tercih ederiz. Bagrimiza basip,
ellerinden tutup, koruyarak ve kontrol ederek severiz. Sevmek iyi bir
duygudur; fakat korumanin ve kontrol etmenin dozunu kacirirsak, hic
istemeden onlarin gelismelerini engellemis oluruz.

Cocuklarini asiri koruyan ve denetleyen anababalar, onlarin
rahatlikla yapabilecekleri pek cok seyi onlar adina yapmaya
calisirlar. Bu tavirlariyla da cocuklarinin yasayarak ogrenmelerini,
ozellikle sinama- yanilma yoluyla ogrenmelerini, istemeden engellemis
olurlar. Boylece gelecegin Bagimli Cocuk-Anababalarini yetistirirler.

Bir zorunluluk yokken cocuklarini merdivenlere, koltuklara cikaran
anababalar, cocuklari rahatlikla becerebilecek yasa geldiginde bile
onlara yemek yedirirler, tuvalet temizliklerini yaparlar, is bununla
da bitmez, odevlerine yardim ederler, universiteye giriste
yapacaklari tercihlere yardim ederler, is ararken yardim ederler,
evlenirken yardim ederler, bosanirken yardim ederler. (Ozetlemek
gerekirse: Besikten mezara kadar, cocuklarinin her istediginde veya
istemediginde dayanabilecegi bir " koltuk degnegi " islevini,
farketmeden ozveri ile yuruturler )


2. İLETİSİM VE TURLERİ :

İletisim: bilgi uretme, aktarma ve anlamlandirma surecidir. Bu tanima
dayanarak iki insanin karsilikli konusmasini iletisim sayabilecegimiz
gibi, arilarin bal bulunan yeri birbirlerine bildirmelerini de
iletisim kabul edebiliriz.

Diger bir iletisim tanimi da,"bir gondericiden aliciya mesaj
iletilmesi "olayidir".

Kisi - ici iletisim ve catisma : Bir insanin dusunmesini,
duygulanmasini, kisisel ihtiyaclarinin farkina varmasini, ic gozlem
yapmasini, ruya gorerek kendi icinden mesaj almasini ya da kendisine
sorular sorarak bunlara cevaplar uretmesini bir ic iletisim
sayabiliriz.

Sigaranin kanserle iliskisini bilen birisi gunde bir paket sigara
iciyorsa, bilissel celiskiye (Sahip oldugu bilgiye/tutuma aykiri bir
davranista bulunan kisi, bilisssel celiskiye duser- rahatsiz olur)
dusecektir. Bu celiskinin verecegi rahatsizliktan kurtulabilmek icin
bazi yollara bas vuracaktir. Soz gelisi, mantiga burunmeyi tercih
ederek " sigara stresimi azaltiyor ", " atin olumu arpadan olsun " ya
da " aci patlicani kiragi calmaz " diyecektir. Bu tur, alisilmis "
arpa-patlican " esprileri yapanlar, kendi esprilerine herkesten fazla
gulerler. Bu dogaldir; cunku rahatlamaya herkesten fazla onlarin
ihtiyaci vardir.

Kisilerarasi iletisim: Kaynagini ve hedefini insanlarin olusturdugu

iletisimlere "kisilerarasi" iletisim denir.

· Genelde, insanlarin statuleri yukseldikce masalari da buyur. Alt

kademelerdeki memurlar, mumkun olan en ufak masalari kullanirken,
sefler biraz daha buyuk, genel mudurler ise en buyuk masalari
kullanirlar. Bu durumda masanin buyuklugu, sahibinin guc duzeyini
gosterdigi gibi, o kisiye ne kadar yaklasabilecegimizi de belirler.
Buyuk adamlar kisisel mekanlarini, bazen masalarla, bazen de protokol
kurallariyla korumaya calisirlar.

Krallarin, padisahlarin huzurlarina cikanlar, yaklasmalari
emredilmemislerse, oldukca uzakta durmak zorundaydilar. Mesafeli
durma, gorunurde guclu kisiye saygi anlamini tasir; fakat bu kural
yoluyla, guclu kisilerin tehlikelerden korunmasi da amaclanmis
olabilir. Gunumuzde, itimat mektuplarini sunan buyukelcilerin, devlet
baskanlarindan oldukca uzak durmalari bu gelenegin bir devami olsa
gerek.!

· Gunluk yasamimizda, birtakim araclar kullanarak gucumuzu

cevremizdekilere gostermeye calisiriz. Kendimizi gercekten guclu
hissetmedigimiz zamanlar, bu araclara ihtiyacimiz artar. Ornegin,
bizi tanimayan insanlarla yapacagimiz onemli bir toplanti oncesinde,
yakamiza meslegimizi gosteren bir rozet takarak adeta kendi
kendimize "sakin ol "

deriz; gucumuzu gostermek bize iyi gelir. Ya da bir gune (Hanimlar
toplantisina ) katilmadan once kaygili olan bir hanim, mumkun olan en
iyi

elbiselerini giyerek ve mucevherlerini takarak kendine "sakin ol "

der.

· Toplumlarin yasam bicimleri degistikce, sozlu veya sozsuz iletisim

bicimleri de degismeye baslar. 1960' li yillarda, genclerin,
buyuklerin yaninda sigara ve kahve icmeleri ayip karsilaniyordu.
Buyuklerin yaninda sigara icme yasagi, bir olcude de olsa bugun de
surmektedir. Ancak kahve konusunda toplumca kafamiz biraz
karismistir. Bir zamanlar yemekten sonra bir sigarayla birlikte kahve
icmek, babalara, dedelere, ninelere... ozgu bir ayricalikti.
Fincandaki Turk Kahvesi, adeta bir sozsuz iletisim araci olarak
otoriteyi simgeliyordu. Fakat sonradan "nescafe " cikti. Bilindigi
kadariyla, buyuklerin yaninda nescafe icmenin ayip oldugu konusunda
belirgin bir toplumsal kural henuz olusmadi.

· İlkel toplumlardan uygar topluma giden yolda toplumu bicimlendiren

uc ogeden soz edilir; birbirlerini karsilikli olarak etkileyen, bu
yuzden de birlikte degisen bu uc oge:

1.Gecim bicimi,

2.Yasam bicimi,

3.Dusun bicimidir.

· Zaman zaman televizyonun kari-koca kavgalarini azalttigini ileri

surerler; iddiaya gore esler, televizyon seyretmekten kavga etmeye
vakit bulamiyorlarmis. Belki televizyonun boyle bir faydasi da
vardir. Fakat televizyonun esleri uzlastirdigini degil de,
catismalarini erteledigini dusunursek daha dogru olacagi
kanisindayim. Cunku eger iliskide bir sorun varsa, bu sorundan soz
etmemek, ilerde daha buyuk catismalara neden olabilir. Tartismalarin
ertelenmesi durumu, ise ileride " pasif catisma "

ortamini yaratacaktir.



Kisilerarasi iletisim catismalari/ Catisma siniflamasi :

Kisiler arasi sinif catismasinda derlenebilen catisma turleri
sunlardir:

1..Aktif catisma (Kotu adam ne soylese kotudur )

· Karsi karsiya gelen kisilerin, birbirlerinden hoslanmamalari,

birbirlerine kizmalari durumunda, aktif catisma ortaya cikar. Aktif
catisma sergileyen kisiler, birbirlerinin ne soyledigine aldirmadan,
hatta yeterince biribirlerini dinlemeden, karsilikli elestiri
yoneltirler ya da kavga ederler. Ornegin, karsimizdaki bir kisi ile
ilgili olumsuz gecmis bir yasamimiz varsa, bugun bizim dusundugumuz
bir seyi bile dile getirse yine de ona sininrlenebiliriz. " Bosa
gitmez kotuye bir ceza verilince " orneginde oldugu gibi, hazir
firsatini yakalamisken gecmisin intikamini almaya calisabiliriz.
Bugunku ilgisiz bir olayi bahane edip, gecmisin intikamini almaya
calismak bir hatadir. Gecmisteki ofkemizi gecmiste halletmeliydik.

Eger bir ofkemizi ertelemek zorunda kalmissak, bu ofkemizi ilgisiz
olaylara bulastirmamaya calismaliyiz.

· Eger, gorunurde belirgin bir sebep olmadan karsimizdaki insandan

rahatsiz oluyorsak, bu rahatsizliga yol acan sebep, buyuk bir
ihtimalle bizim icimizde gizlidir. Diyelim ki ben telasli bir
insanim, telasli olmaktan oturu rahatsizlik duyuyorum ve bu durumun
da farkinda degilim. Bu ozelliklere sahip birisiyle tanistigimda, o
kisiye, acik-secik tanimlayamadigim bir ofke duyabilirim. Temelde
ofkem kendime yoneliktir.

Cunku bir baskasina ofkelenmek, kendimize ofkelenmeye oranla daha
ekonomiktir; bize daha az aci verir.

2. Pasif catisma ( Kusler Diyalogu ):

Birlikte yasayan insanlarin, birbirleriyle iletisim kurmamalari da
bir catisma sayilmaktadir. İnsanlar, herhangi bir sebepten oturu,
ornegin cekindikleri ya da kus olduklari icin birbirleriyle iletisim
kurmazlar.

Kuskunluklerimizin onemli bir bolumu, aslinda bir tur barisma cagrisi
olabilir. Kustukten sonra parmaklarini dugum yapip " haydi boz" diyen
cocuklar gibi biz yetiskinler de, kafalarimizi cevirerek ya da
kapilari carparak, karsimizdakinin dikkatini cekmeye calisiyor
olabiliriz.

Evlerimizde kuskunlukler bazen gunlerce surer. Kusenler ve kusulenler
birlikte agir bir yuku paylasmaktadir. Bir yanda kuslugumuzu
surdurmek isterken bir yandan da barismak isteriz. Bu ikilem ruh
saglimizi bozabilir.

Buyuklerin birbirlerine kusmeleri zararli olabilir. Buyuklerin
cocuklara kusmeleri ise , cocuklar acisindan cok daha zedeleyici, ruh
sagligini bozucu nitelikte olabilir. Cocuklari sevgiden yoksun
birakarak cezalandirmak yerine, onlarla konusarak hatalarini
tartismak, verdikleri zararlari telafi ettirmek cok daha fonksiyonel
olabilir. Cocuklarimiza kuserek bir pasif catisma ortami
yaratmaktansa, onlara bagirip cagirmak bile daha az zedeleyici
olabilir.


3. Varolus Catismasi ( Ben sandim ki...) :

Bir insan karsisindakinin sozlerini yanlis anlarsa, ya da onun
sozleriyle ilgisi olmayan bir mesaj verirse, bu duruma varolus
catismasi adi verilir..

Birbirini iyi isitemeyen iki kisi konusmaktadir:

- Eve mi gidiyorsun ?

- Hayir eve gidiyorum.

- Ben de eve gittigini sanmistim.

Yukaridaki konusmada mesajlar yerine varmamis, dolayisiyla da iki
insan iletisimde bulunmus gibi gozukseler de birbirine
ulasamamislardir.

Varolus catismalari, kisilerin sahip olduklari ozelliklerden
kaynaklanabilecegi gibi, iletisim ortamindan ya da icinde yasanilan
kulturden de kaynaklanabilir. Gunluk yasamimizda siklikla sergilenen
imali iletisimler sirasinda da varolus catismasi yasanmasi ihtimali
oldukca yuksektir. " Kizim sana soyluyorum, gelinim sen anla "
anlayisinin hakim oldugu iletisimlerde, mesaj sahibi tarafindan asil
hedeflenen kisi, uzerine alinmayabilir ya da mesaji yanlis
anlayabilir. Bazen de, imali iletisime alismis kisiler, aslinda
baskalarina verilen mesajlarin, kendilerine verildigini zannedip
alinirlar. Bu da bir varolus catismasidir.

4. Tumden Reddetme ( Hic....) :

Eger bir kisi, kendisine yonelen mesaji tumuyle reddeder, tamamen
aksi gorusu savunursa, tumden reddetme catismasi sergilemis olur.

Tumden reddetme davranisi sergileyenler, belli bir konu uzerinde
enine boyuna dusunmek, ayrintilara inmek yerine kolayca toptanci
cozumlere ulasiverirler. Ayrintiya inmek, irdelemek ve arastirmak,
tumden reddetme ile bagdasmaz. Cunku bir konunun ayrintilarina inerek
incelediginiz zaman, o konuya iliskin olarak karsinizdakinin
belirttigi bazi goruslere katilma ihtimaliniz ortaya cikar.
Ornegin, "En buyuk bizim takim " , Tek yol benim partim " diyenler
gibi.

5. Onyargili catisma ( Ben kararimi coktan verdim..) :

Kisiler, belli bir konuda tartismaya baslamadan once, o konuda bir
onyargi/pesin hukum edinmislerdir; tartisma, sirasinda israrla bu
onyargilarini savunurlar; tartisma, onlarin baslangicta vermis
olduklari karari herhangi bir sekilde etkilemez. Onyargisini test
etmeye niyeti olmayan kisi, bu yargisini degistirebilecek nitelikteki
birtakim yeni bilgilere kulaklarini kapatir. Dolayisiyla karsisindaki
kisinin sozlerine de kulaklarini kapatmaya calisir; o ne soylerse
soylesin, kendi gorusunu surdurur. Ornegin, patronundan zam istemeye
gelen bir calisan, ucretinin cok az oldugunu dusunmektedir. Patron
ise yeterli- hatta fazla- ucret odedigi kanisindadir. Oturup konusur,
tartisirlar, ikisi de birbirini ikna etmeye calisir. Fakat masadan
kalktiklarinda, ikisinin de baslangictaki gorusleri degismemistir.


İNSAN KİSİLİGİNİN ( BENLİK ) BOLUMLERİ:

İnsanin kisiligi uc bolumden olusur.Bunlar sirasiyla; " Ana-baba
benlik durumu", " Yetiskin benlik durumu " , "Cocuk benlik durumu "
dur. Bu uc benlik durumuna " Kisisel roller "adini da verebiliriz.

1. Anababa benlik durumu:

Anababa benlik durumumuz, kisiligimizin, insanlara nasil davranmalari
gerektigi konusunda, ogutler, emirler veren kismidir. Anababa benlik
durumu kendisini, " Koruyucu anababa " "Elestirici anababa " olmak
uzere iki sekilde ortaya cikarabilir.

Koruyucu Anababa olarak davrandigimizda, karsimizdaki kac yasinda
olursa olsun, onun sagligini ve cikarlarini korumaya
yoneliriz. "Terligini giy" , "Yemegini ye", "Sen onlara aldirma"
turundeki mesajlar, Koruyucu Anababaya aittir. Koruyucu Anababada,
fedakarlik ve baskalari icin birseyler yapma istegi vardir.

Elestirici Anababa olarak davrandigimizda ise, toplumsal kurallari /
degerleri korumaya, bunlara uymayanlari elestirmeye ve gerektiginde
cezalandirmaya yoneliriz. Bir kisi elestirici anababa yanini
kullanarak, kendisine toplumun kulturunu aktaranlardan- en cok da
anababasindan- ogrendigi ve giderek "dogru" diye benimsedigi
toplumsal kurallari yasatmayi ve gelecek kusaklara aktarmayi
hedefler. "Oyle oturulmaz" , " bir daha yalan soylersen fena yaparim"
turundeki mesajlar, elestirici Anababaya aittir.

2. Cocuk benlik durumu :

Kisiligimizin " az gelismis " ya da " Cocuksu " yani olarak
anlasilmamalidir. Yasi ya da egitim duzeyi ne olursa olsun her insan
cocuk benlik durumunu sergileyebilir; yeri geldikce sergilemelidir.
Cocuk benlik durumu iki ana bolumden olusur:

a. Dogal cocuk: Kisinin fiziksel ihtiyaclarini gozetir, spontandir,
icinden geldigi gibi davranir, kisiligin egitilmemis yanidir.

b. Uyarlanmis cocuk : Dogal cocugun az ya da cok egitilmesiyle ortaya
cikan bir benlik durumudur. Bu da kendi icinde ikiye ayrilir:

(1) Uslu cocuk: Kendisini egiten otoritenin istedigi

sekilde davranir, kurallara uyar.

(2) Asi / Yaramaz cocuk : Otoriteye bas kaldirir.


3. Yetiskin benlik durumu ::

Kisiligimizin akilci yanidir. Algilama, bellekte tutma, veri isleme
ve benzeri bilissel etkinlikler, yetiskin benlik durumunun
fonksiyonudur.

Yetiskin benlik durumumuzun yardimiyla, fiziksel gerceklere iliskin
objektif veriler/bilgiler toplayabiliriz.

Yetiskin yanimiz, Anababa ve Cocuk yanlarimizdan farklidir; ne sadece
toplumsal kurallari gozetir, ne de yalnizca kisisel ihtiyaclarimizi
dikkate alir. Yetiskin yanimiz sayesinde, yargilayici ya da duygusal
olmadan, aklimizin gerekli gordugu davranislari sergileyebiliriz.
Yetiskin yanimiz, "dogru" ya da "sempatik" olmak yerine, gercekci
olmaya cabalar.

Benlik durumlari arasindaki etkilesim :

Ruh sagligi yerinde olan kisi, uc benlik durumunu yerine ve zamanina
gore kullanir ve Yetiskin benlik durumundan, diger iki benlik
durumunu uzlastirmada ve koordine etmede yararlanir.

Gunluk yasamda, Yetiskin yanimizin, Anababa ve Cocuk yanlarimizi
yonetmesini bazen basaririz; fakat bazen yeterince basaramayiz.
Kimileri icin " en son soyleyecegini en basta soyluyor"denir. Bu tur
kisiler herhalde, Cocuk yanlari, Yetiskin yanlarini dinlemeyen,
ofkelerini erteleyen kisilerdir.

Uc benlik durumunu yerine ve zamanina gore kullanmamak, sagliksizlik
isaretidir. Bir insanin benlik durumu arasindaki sinirlar asiri kati
ya da asiri gecirgen olursa, bu insanin kisilerarasi iliskilerde bir
takim sorunlari ortaya cikabilir. Benlik durumlari arasindaki
sinirlarin kati olmasi, kisilerin esnek davranmasini engeller.

Anababa benlik durumundan mesajlar veren bir kisi, zamanla
yargilayici, otoriter, dedigim dedik, yuzu gulmez bir insan haline
gelebilir, Yalnizca yetiskin yanini sergileyen bir kisi giderek, bir
robota donusebilir, mantikli fakat tatsiz-tuzsuz bir insan haline
gelebilir. Sadece cocuk benlik durumunu kullanan birisi ise,
toplumsal ve fiziksel gerceklerden uzak, yalnizca kendisiyle ilgili
bir insan olur.


BİLİS:

Duyu organlarindan organizmaya ulasan uyaricilarin algilanmasi

(anlamlandirilmasi) , depolanmasi, hatirlanmasi ve kullanilmasi
surecine Bilis denir. Diger bir soyleyisle, organizmanin
algilanmasinda, hatirlamasinda ve dusunmesinde yer alan zihinsel
faaliyetlerin tumune birden bilis (cognition ) denir.

Gunluk yasantimizda surekli olarak bilissel etkinliklerde bulunuruz.
Bir anlamda varolmak, bilissel surecleri kullanmak ile es anlamlidir.
Bilissel yasantilarimiz, hemen her alanda, ozellikle diger insanlarla
kurdugumuz iletisimlerde vazgecilmez bir role sahiptir.

Cevremizde insanlarla saglikli iletisimler kurabilmek ve bunlari
surdurebilmek icin, guclu ve zengin bir bilissel yasantiya
ihtiyacimiz vardir. Bilissel etkinliklerimiz, ne olcude populer
olacagimizi da onemli olcude belirler. Rivayete gore Kartacali
komutan Anibal, ordusundaki butun askerlerinin isimlerini tek tek
bilirmis. Eger boyleyse, askerleriyle arasindaki iletisim bagini
guclu kilmis ve dolayisiyla da onlari diledigince yonetmistir.


Kaliplasmis Dusunceler :

Psikolojik danisma/psikoterapi alanindaki yaklasimlardan birisi de
Bilissel-Davranisci Yaklasimlardir. Bu yaklasimin ozu:
Dusuncelerimiz, duygularimizi ve davranislarimizi etkiler,
yonlendirir. Ruhsal bozukluklarin temel nedeni, akilci ve gercekci
olmayan, birtakim negatif dusuncelerdir.

Soz konusu bu akilci ve gercekci olmayan negatif dusunceler
degistirilebilir; boylelikle, bunlarin yol actigi ruhsal sorunlar
giderilebilir.

Duygularimizi ve davranislarimizi yonlendiren dusuncelerimizi iki ana
gruba ayirabiliriz.

Birinci gruptaki dusuncelerimiz, gercekci ve akilcidir. İkinci
gruptakiler ise gercekci ve akilci degildir. Soz gelisi bir tanidigim
yolda bana selam verdiginde, aklimdan " beni seven iyi bir dost "
dusuncesi gecerse ve mutluluk duyarsam, mutlu olmama yol acan bu
dusunce gercekci ve akilci sayilabilir. Ayni dostum yolda telasla
giderken beni gormezse veya gormemezlikten gelirse, ben de " kimse
beni sevmiyor, bak bu da yuz cevirdi " diye dusunup uzulmeye
baslarsam, muhtemelen gercekcilikten uzak davranmis olurum. Cunku, "
kimse beni sevmiyor; butun aksilikler beni bulur; her iste birinci
olmaliyim " turundeki dusunceler, insanlarin kafasinda kaliplasmis,

katilasmis- buyuk bir ihtimalle farkinda olunmadan tasinan- birtakim
kesin dusuncelerdir.Bu cesit dusuncelere kaliplasmis dusunceler
diyebiliriz. Bu dusuncelerden bazilarini siralamakta fayda vardir:

1. Asiri genelleme:

Belli bir durumun ya da belli bir ozelligin, her yerde, herkes icin
gecerli oldugunu dusunmek, genelleme yapmaktir. Genelleme yapan
kisiler, butun ile parca arasindaki farkliligi gozden kacirirlar; "
herkes, her zaman, daima, asla " gibi sozcukleri pek severler.
Or: "Anasina bak kizini al; kenarina bak bezini al".

Bazilarimiz soyle der: "Butun aksilikler beni bulur; ne zaman
semsiyemi alsam yagmur yagmaz, ne zaman almasam yagar; sinavda
calistigim yerlerden soru gelmez, hangi konuyu calismasam oradan soru
gelir" Bu genellemeler gercekci sayilmaz.

2. Kutuplastirma ( Ya hep ya hic ):

Olaylara ve insanlara yonelik tutumlarimiz sadece uc (Ekstrem)
noktalarda oldugunda , dusuncelerimizi kutuplastirmis sayiliriz.
Belli bir olayi kutuplastiran kisi, bu olayi ya siyah ya da beyaz
olarak algilar. Cunku kutuplasmada " gri " yoktur, " kismen "
yoktur; " ya hep ya hic " vardir.

3. Kisisellestirme ( Uzerine alma ):

Eger bir insan, aslinda hic bir etkisi olmadigi halde, baskalarinin
ugradigi sikintilardan, ortaya cikan sorunlardan kendisini sorumlu
tutuyorsa, kisisellestiriyor, uzerine aliniyor demektir. Bizde sik
rastlanir; misafirin kendisinden kaynaklanan sebeplerden oturubasi
agririsa, ev sahibi sucu kendinde arar. Eger ev sahibi sadece
cocuguna kizdigi icin kaslarini catsa, bu sefer misafir kendi uzerine
alinir. Kisisellestirmede, kendi kendine suclama soz konusudur;
alinganlik soz konusudur.

4. Mutlakacilik ("Meli" - " Mali" Kurallar ):

Edindigimiz bir takim kurallarin asla degismeyecegini dusunmektir.
Or: "Her zaman bakimli olmaliyim", "Herkes beni sevmeli", "Hic hata
yapmamaliyim", "

Kimse bana haksizlik etmemeli" gibi.


5. Degistirme Gayreti :

Cevremizdeki insanlarin bizim gibi dusunmelerini, bizim isteklerimizi
kendi istekleriymis gibi yapmalarini istedigimizde, onlari
degistirmeye calisiyoruz demektir. İnsanlari degistirmeye hakkimiz
oldugunu dusundugumuzde, onlarla catisma ihtimalimiz artar Cunku eger
kafamizdaki kurallara gore davranmazlarsa, onlara ofkelenmeye
baslariz. İnsanlara yonelik bu tavri, esyalar karsisinda
gosterdigimiz de olur. Or: acmakta zorlandigimiz kutular karsisinda
sinirleniriz. "Allah kahretsin bu kutuyu "

deriz; adeta kutunun bizimle zitlastigini dusunuruz.

6. Asiri Fedakarlik :

Asiri fedakarlik, degistirme gayretinin tam tersidir. Asiri
fedakarlik edenler, kendi isteklerini bir yana birakarak,
baskalarinin onlardan istedigi gibi davranmaya calisirlar. Asiri
fedakar kisiler, cevrelerinde "uyumlu" oldugu izlenimleri
birakirsalar da, yuzeydeki bu uyumluluk, gunu geldiginde birtakim
patlamalara, catismalara yol acabilir. İnsanlarimizin "Yumusak atin
ciftesi sert olur" diyerek sezinledikleri bir gercek vardir.

Bu da, asiri tavizkar, asiri fedakar kisilerin gunun birinde yogun
bir ofke yasadiklaridir. Hani, bazen de annelerimizin,
eslerimizin "senin icin sacimi supurge ettim" dedikleri bir deyis
vardir; iste bu soz, asiri fedakarlik ettiklerini dusunenlerin basa
kakma mesajidir.

7. Keskecilik :

Gecmiste yasadigimiz birtakim olaylari zaman zaman hatirlayip
pismanlik duymaktir. Siklikla "keske" diye diye dusunmeye baslamak,
sadece icimizde kalacak bir sorun yaratmaz, diger insanlarla olan
iliskilerimizi de olumsuz yonde etkiler. Or: "keske oyle
soylemeseydim", "Keske agzinin payini verseydim"

8. Toptancilik ( Butun yumurtalari ayni sepete koyma ) :

Eger bir kisi, sahip oldugu ozellikleri ve rolleri( guzel, cirkin,
uzun, kisa, ev hanimi, memur) toptan / yekpare olarak algiliyorsa, bu
kisinin "toptancilik" egilimine sahip oldugunu soyleyebiliriz.
Arkadaslari tarafindan saci elestirilen, begenilmeyen bir genc
kiz, "ben cirkinim"

sonucunu cikarirsa, toptancilik yapmis olur. (Cunku bir insanin
sacindan baska pek daha cok ozelligi vardir ve bunlardan bir
tanesinin elestirilmis olmasi, tumunun elestirildigi anlamina gelmez.)

Misafirlerine nefis yemekler hazirlayan bir ev hanimi, yemeklerinden
birisinin kotu oldugunu anlayinca buyuk uzuntuye kapilip, kotu bir
asci, kotu bir ev sahibi ve kotu bir es oldugunu dusunurse toptanci
bir kaliplasmis dusunce sergilemis olur.

Toptancilik yapan kisi, sahip oldugu ozelliklerden ve rollerden
birisinde ortaya cikan sorunu yasantisinin tumune geneller. İflas
edenler, statulerini kaybedenler, menopoza girenler "artik hersey
bitti" diye dusunebilirler.

Eger hersey tek sepetin icindeyse, bu dogru olabilir. Cunku herseyi
bir tek sepete koyanlarin, bircok seyleri degil, bir tek seyleri
vardir. O bir tek seyi kaybetmek ise, hem cok kolay hem de cok aci
verici olabilir.

Kaliplasmis Dusuncelerin İletisim Catismalarina Etkisi :

Eger bir kisi, yukarida belirtilen Kaliplasmis Dusuncelerden birine
veya birkacina sahipse, bu dusunceler, o kisinin iletisim
catismalarina girme ihtimalini arttircaktir.

Farkli tur kaliplasmis dusunceler, degisik iletisim catismalarina
zemin hazirlayabilir. Ornegin, asiri genellemeci ve degistirme
gayreti icinde olan bir kisinin, onyargili ve tumden reddedici
catismalar sergilemesi, Anababa tavri takinmasi ve karsisindakini
yargilayarak savunuculuga itmesi soz konusu olabilir.

Eger kisilerin sahip olduklari kaliplasmis dusunceler, onlarin
catisma davranislarini yonlendiriyorsa, bu durumda catismalari
azaltmanin yolu, soz konusu kaliplasmis dusunceleri degistirmektir.


İnsanlarin birbirleriyle ne tur iletisimler kuracaklarini belirleyen
faktorlerden biri de Fiziksel Gorunumleridir. Tanidigimiz bir insanla
kuracagimiz iletisimi, o gun uzerine giymis oldugu elbise her halde
etkilemez. Fakat ilk defa karsilastigimiz insanlarla konusmaya
baslamadan once, onlarin kiyafetlerini, boylarini, kilolarini
algilayabiliriz.

Karsimizdaki insanin fiziksel gorunumu, en azindan iletisime nasil
baslayacagimizi belirler.

İnsanlar, yeni karsilastiklari birisinin dis gorunusune kisa bir sure
baktiktan ve o kisiyi zihinlerindeki bilissel kaliplardan birisine
yerlestirdikten sonra, ona, "efendi, bey, beyefendi, hemserim, baci,
bayan, hanimefendi, dayi vb." demeye karar verirler. Bu hitap
sekilleri gunden gune veya bolgeden bolgeye degisebilir. Ancak hemen
her durumda insanlar, tanimadiklari kisilerle karsilastiklarinda,
bilgi eksikliklerini gidermek icin kolay bir ipucu olan fiziksel
gorunumden yararlanirlar. Kisilerarasi cekicilikte, tek basina olmasa
bile dis gorunum onemli rol oynar. İnsanlar en azindan, iletisime
baslamadan once karsilarindakilerin dis gorunusunu degerlendirirler.
Kime nasil davranacagimiza karar verme surecinde elimizdeki ilk
bilgi, karsimizdakinin fiziksel gorunumudur.

Ulus olarak bizler, Bati' daki insanlara nazaran birbirimize daha
bagimliyiz ve dolayisiyla da akrabalik iliskilerine daha fazla onem
veririz. Bu durum konusma dilinde de kendisini gosterir. Bati
dillerine oranla bizim dilimizde cok sayida akrabalik gosteren kelime
bulunmaktadir; dayioglu, amcaoglu, gorumce, baldiz, bacanak, elti
gibi... Dilimizde bu amacli zenginlik, sanirim baska hicbir dilde
yoktur.

Evlerde ya da isyerlerinde insanlar ustlendikleri rollerden ( baba-
memur/yonetici, anne, is kadini, ogretmen vb.) oturu birbirleriyle
catismaya girebilirler. Ornegin, bir resmi dairede, elindeki evrakla
iki masa arasinda gidip gelen vatandas, muhtemelen memurlar
arasindaki rol catismasinin kurbanidir. Bazen de kisler kendi rol
alanlari icinde tanimadiklari bazi isleri birbirleriyle paylasmak
istemedikleri icin catisirlar. Yani, "bu benim isim degil" diyenlerin
aksine, birbirlerine bazen de"sen karisma" mesajini verirler. Evlerde
bazi annelerin mutfaklarina baskalarini sokmak istememelerinin
nedeni, bardaklari/tabaklari korumaktan cok, kendi rollerini koruma
istegi olabilir.

Mesai arkadaslari birbirlerinden "isleri hep benim ustume yikiyorsun"
diye yakinabilirler. Evlerde ise hanimlar, yemek hazirlanirken
eslerinin payina yalnizca gazetenin ve televizyonun dusmesinden
yakinirlar.


EMPATİ:

· Empati : bir insanin, kendisini karsisindaki insanin yerine koyarak

onun duygularini ve dusuncelerini dogru olarak anlamasidir. Daha
degisik bir deyisle.

· Empati : bir kisinin kendisini karsisindaki kisinin yerine koyarak

olaylara onun bakis acisiyla bakmasi, o kisinin duygularini ve
dusuncelerini dogru olarak anlamasi, hissetmesi ve bu durumu ona
iletmesi surecidir.

Yukaridaki empati tanimlari uc temel ogeden olusmaktadir. Bunlar:

1. Empati kuracak kisi, kendisini karsisindakinin yerine

koymali, olaylara onun bakis acisiyla bakmalidir. Baska bir
soyleyisle, empati kurmak isteyen kisinin, karsisindaki kisinin
fenomenolojik alanina girmesi gereklidir. Her insanin fenomenolojik (
bakis acisi ) bir alani vardir. Her insan gerek kendisini gerekse
cevresini, kendine ozgu bir bicimde algilar; bu algisal yasanti
ozneldir (subjektiftir); kisiye ozgudur.

Yani her insan dunyaya, kendine ozgu bir bakis tarziyla bakar. Eger
bir insani anlamak istiyorsak, dunyaya onun bakis tarziyla bakmali,
olaylari onun gibi algilamaya ve yasamaya calismaliyiz.

2. Empati kurmus sayilmamiz icin, karsimizdaki kisinin

duygularini ve dusuncelerini dogru olarak anlamamiz gereklidir.

3. Empati kuran kisinin zihninde olusan empatik anlayisin,

karsidaki kisiye iletilmesine iliskin davranisidir. Karsimizdaki
kisinin duygularini ve dusuncelerini tam olarak anlasak bile, eger
anladigimizi ona ifade etmezsek empati kurma surecini tamamlamis
sayilmayiz.

Empatik Davranis :

Bir insanin, Anababa, Yetiskin ve Cocuk rollerini, Yetiskin' in
denetimi altinda dengeli sekilde kullanabilmesine Empatik Davranis
denir. Bu davranisin yaygin oldugu toplum turune ise Empatik Toplum
diyoruz.

Bir toplumdaki kisilerarasi iletisim seklinin degismesi/gelismesi, o
toplumdaki cesitli kurumlarin degismesinden, gelismesinden bagimsiz
degildir.Bir toplumdaki uretim bicimi ile yasama, dusunme ve
kisilerarasi iletisim bicimleri arasinda yakin iliski vardir.

Empati - Sempati iliskisi :

Bir insana sempati duymak demek, o insanin sahip oldugu duygu ve
dusuncelerin aynisina sahip olmak demektir. Karsimizdaki insana
sempati duyuyorsak, onunla birlikte aci cekeriz ya da seviniriz.

Empati kurdugumuzda ise, karsimizdakinin duygu ve dusuncelerini
anlamak esastir. Kendimizi sempati duydugumuz kisinin yerine koymamiz
ve onu anlamamiz sart degildir; sempatide "yandas" olmak esastir.
Empati kurdugumuzda ise karsimizdaki kisiyle ayni duygulari ve
gorusleri paylasmamiz gerekmez; sadece onun duygularini ve
dusuncelerini anlamaya calisiriz.

Bir insani "anlamak" baska seydir, ona "hak vermek" ise baska seydir.

Empatideè Anlamak

Sempatideè Karsimizdakine hak vermek ( anlamis olalim ya da
olmayalim ) soz konusudur.

Ornek: Bir ziyafettesiniz ve bir yakininiz, yaninda oturan kisinin
uzerine yemek doktu. Eger yakininizin utandigini farkederseniz, bu
bir empatidir.

Eger yakininiz yemegi doktu diye, onunla birlikte siz de utanirsaniz,
sempati duymus olursunuz.

İnsanlar bazen bir yakinlari aci cektiginde ayni aciyi cekerler;
ornegin esleri dogum sancisi ceken erkekler, benzeri bir sanciya
tutulabilirler. Bu tur sancilar, bir sempati ifadesidir.

İnsanlar, kendileriyle empati kuruldugunda, anlasildiklarini ve
kendilerine onem verildigini hissederler. Diger insanlar tarafindan
anlasilmak ve onem verilmek ise, bizi rahatlatir; kendimizi iyi
hissederiz.

Kaygili ve depresyon duzeyi yuksek olanlarin - muhtemelen ilgileri
kendilerine yonelik oldugu icin - baska insanlarin ic dunyalarina
ilgi gostermeleri ve onlarla empati kurmalari beklenemez. Yine,
cocuklara kotu davranan ya da genelde saldirgan olan kisilerin,
cevresindeki insanlarla empati kurma ihtimalleri dusuk olacaktir.

Son onbes-yirmi yildir universite mezunu bazi aydinlarimiz herkese (
bakkala, copcuye, balikciya, ogretmene, avukata ) Hocam diye
hitabetmektedirler. Bu davranislari:

-Gercek hocalarin (ozellikle ogretim uyelerinin ) otoritesine bas
kaldirma isteginden kaynaklaniyor olabilir, veya

-"Herkesten ogrenebilecegimiz bir seyler vardir" gorusunden
kaynaklanan esitlikci bir anlayisin urunu olabilir.

Sizden ogut isteyen, size akil danisan kisiler, elbette ki ogut
verebilirsiniz. ( Bunu yaparken, Anababa tavri takinmis
olabilirsiniz; olsun. Yerine gore bu tavrin sergilenmesi de
gerekebilir.) Fakat eger karsinizdaki kisi sizden ogut istememisse,
sadece durumu betimliyor, halini tasvir ediyorsa, lutfen ona akil
vermeyiniz. Sadece onu dinleyiniz, onunla empati kurmaya calisiniz.
Boylece sikintisini paylasmis olursunuz. "Ogut vermek", sikinti
paylasmak degildir. Yapilan ve yapilmakta olan arastirmalar, ulkemiz
insanlarinin, ust duzeyde empatik tepki vermek yerine, daha cok
birbirlerine ogut/akil verme egiliminde olduklarini gostermektedir.

Cocuk-Anababalar Toplumunun insanlari baskalarina akil vermeye
meraklidirlar fakat, yasamlarindaki sorunlar karsisinda, kendi
akillarina guvenmezler; cogunlukla bir buyuge, Anababa kabul
ettikleri bir kisiye danisma ihtiyaci duyarlar.

Ulkemizdeki Cocuk - Anabablar toplumuna Yetiskin cizgilerin
katilmasi, Cumhuriyet Donemine rastlar. Bir anlamada Turk toplumunda
gercek Ronesans Cumhuriyetle ortaya cikmistir... Deneye ve gozleme
onem veren pozitif bilim anlayisinin yayginlastigi bu donemde,
bireysel akillarin sergilenmesine, dolayisiyla Yetiskin olmaya resmen
izin verilmistir. Ataturk, bu yeni hayata bakis tarzini, "Hayatta en
hakiki mursit ilimdir, fendir" diyerek ozetlemisti. Bu
ozdeyisteki "ilim ve fen" kelimelerinin yerine, sanirirm "akil"
kelimesini yerlestirebiliriz. Galiba Ataturk, Anababa ogretisinden
ziyade, kendi akillarina guvenen bireylerden olusan bir toplum
istiyordu.

Gunumuzde, basta kendini aydin sananlar dahil olmak uzere, falcilara,
medyumlara akin akin kosan bir toplum olarak, Ataturk' un bu istegine
ne kadar cevap verebildigimiz tartismaya aciktir.


· "Kardeslerimi Allah verdi; fakat dostlarimi ben sectim " GOETHE

· "Kimi gittigi yeri mutlu eder, kimi terk ettigi her yeri." OSCAR WILDE